2000 yıllık bir tarihi olan Londra Dünya’nın köklü bir şehridir. İngiltere’nin başkenti olan Londra ismini Romalılardan almıştır. Akan Nehir anlamına gelen Londonium adını Roma İmparatorluğu MÖ. 43’de Londra’ya vermiştir. Dünyanın en kozmopolit şehirlerinden biridir. Uzun süre var olmasından dolayı birçok kültür tanımış ve o kültürlerle bağlar kurmuştur. Zengin bir kültüre sahiptir.
Avrupa Birliği’nin ikinci kalabalık şehridir. Monarşi yönetim sistemi devam eden ülke de Kraliçe II. Elizabeth ülkeyi yönetmektedir. Buckingham Sarayı’nda yaşayan Kraliçe, sarayın belli kısımlarının ziyarete açık olmasında bir sıkıntı görmemektedir.
Türkiye’den İstanbul’a direk uçuş imkânınız vardır. Heathrow Havalimanı’na iniş yaptığınızda şehrin merkezine kolaylıkla ulaşabilirsiniz. İstanbul ile Londra arası yaklaşık 4 saat sürmektedir.
Ilıman okyanus iklimine sahip olan Londra’ya yılın her günü gidebilmek mümkündür. Genellikle yağmurlu ve kasvetli bir havaya sahiptir. 22 derece sıcaklığı gören Londra sık sık yağmurla karşılaşmaktadır. Londra’ya hangi zaman diliminde giderseniz gidin hırka ve kazak götürmelisiniz. Londra da yılbaşı kutlamaları çok şatafatlı yapılmaktadır. Yılbaşı kutlamalarına denk gelen tatiliniz olursa eğlenceli saatler geçirebilirsiniz.
Londra’da gelişmişlik düzeyi hat safhada olan ulaşım konusunda seçenek çok fazladır. Metro, otobüs, bisiklet, tur otobüsleri ve tren gibi ulaşım araçları bulunmaktadır. Hangisiyle yolculuk yapmak istediğiniz sizlere kalmış bir durumdur. Transport for London bir devlet ulaşım şirketidir. Ülkeye gelen turistler için rehberlik yapan bu turizm şirketi turistlerin memnun kaldıkları bir firmadır. Gün boyu turistlere yardımcı olan bu şirkettir. Eğer Londra’da uzun süre kalacaksanız, Türkiye’de kullanılan AKBİL’e benzeyen Oyster Card’ı kullanabilirsiniz. 5 Euro yatırmanız yeterli olacaktır. Araç kiralama ve taksi imkânı da olan Londra’da fiyatları pahalı olduğundan çok tercih etmek mümkün değildir.
Londra’da İngiliz yemekleri sizleri zorlayabilecektir. Kozmopolit yapısından ötürü birçok kültürü içerisinde barındırmaktadır. Özellikle İtalyan mutfağı, Hint mutfağı, Amerikan mutfağı, Meksika ve Çin mutfağı tercih eden turistler en çok İtalyan mutfağını tüketmektedir. İngilizlerin yemek tercihlerinde patates ve haşlanmış etler bulunmaktadır. Çok bilindik bir mutfağa sahip değildir. O yüzden kozmopolit olması sizlerin de işine gelecektir. Yemek tercihinde zorlanmayacaksınızdır.
Birçok zengin ve ünlü kesimin alışveriş için tercih ettiği şehirlerden biridir. Bilindik tüm markaları Londra sokaklarında bulmak mümkündür. Salı ve Pazar günleri açık pazarlar kurulmaktadır. Önemli çarşısı olan Leadenhall Market’inden alışveriş yapabilirsiniz. Lüks olan markaların bulunduğu Harrdos AVM’ den istediğiniz markanın ürününü satın alabilirsiniz. Hediyelik eşya ve meyve sebze alacağınız en büyük pazar olan Covent Garden birçok seçeneği sizlere sunmaktadır. Londra pazarlarının en ilgi çekeni ve önemli olanı Greenwich Pazarı’dır. Antika eşyalar, orijinal saatler, el yapımı takılar ve mücevher gibi ürünler satılmaktadır.
Gece hayatı çok renkli olan Londra’da birçok gece kulüpleri, barlar ve diskolar bulunmaktadır. Alkolün çok fazla tüketildiği bu şehirde özel birahaneler de bulunmaktadır. Viski odaklı olan mekânların fiyatları bu mekânlara göre fazladır. Londra’da birçok konser, kabare ve müzikal eğlenceler yapılmaktadır. Savoy Theatre, Prince Edward Theatre, National Theatre salonlarında tiyatro sergilenmektedir. Eğlence alanlarının yoğun olduğu şehrin kamaştıran yapısından da belli olmaktadır.
Londra’da resmi tatillerin uygulandığı günler şunlardır;
26 Aralık Boks Günü
5 Mayıs Banka Tatili
21 Nisan Paskalya
25 Aralık Noel
1 Ocak Yeni Yıl
18 Nisan İyi Cuma
Bu günlerde belli kutlamalar yapılır ve resmi kurumlar tatil yapar. En büyük kutlamaları 1 Ocakta Yeni Yıla girerken yapılmaktadır. Yılbaşını Londra’da tatil yaparak geçirmek isteyenlerin bu kutlamaları kaçırmamalıdır.
Londra gezmek için en ideal şehirlerden biridir. Tarihi yapısı, doğal güzellikleri, sanatsal yönü ve müzeleri göz kamaştıran ve merak edilen mekânlardır. Burada her gün farklı aktivitelere zaman harcayabilirsiniz. O kadar çok gezilecek ve yapılacak aktivite vardır ki sıkılmaya vakit bulamazsınız. Şehirde en çok gezilen, ilgi çeken birkaç yer mevcuttur. Buralar; Parlemento Binası, Big Ben, Londra Köprüsü, Greenwich Gözlem Evi, London Eye ve Tower Bridge’dir. En çok ziyaret edilen Kraliçe’nin yaşadığı yer olan Buckingham Sarayı’dır. Westminster bölgesinde bulunan saray 775 odadan oluşmaktadır. Sadece 19 odası ziyarete açıktır.
Dünyanın en çok turist alan şehri Londra, eğlenceye çok fazla yer vermiştir. Bu eğlencelerden biri büyüleyecek büyüklükte olan dönme dolabıdır. London Eye adındaki dönme dolabı gözlem tekerleği olarak inşa edilmiştir.
Londra’nın sembollerinden birisi olan London Eye, devasa bir dönme dolaptır. 2000 yılı milenyum kutlamaları için düzenlenen yarışmaya katılan Marks ve Barfield çifti tasarladıkları bu dev dönme dolap ile birinci oldular. London Eye milenyum kutlamalarında kullanılmak için British Airways öncülüğünde Thames nehri kıyısına inşa edildi. 2000 yılı milenyum kutlamalarından sonra London Eye Londra’nın sembolü haline gelip, şehre gelen ziyaretçiler tarafında yoğun ilgi görmeye başlamış.
135 metre yüksekliğe sahip olan London Eye, 33 kapsülden oluşuyor. Şehre tepeden kuşbakışı seyretme fırsatını sunan bu dev dönme dolap bölgenin en turistik yeri olmuş. Dönme dolabın kapsüllerinden birisine 2013 yılında Kraliçe Elizabeth’in tahttaki 60. yıl kutlamalarında Coronation Capsule adı verilmiş. Londra’ya gelen ziyaretçiler, bu bölgenin başka hiçbir şeyle göremeyecekleri eşsiz manzarasını London Eye adındaki dönme dolaba binerek seyrediyorlar
Westminster Sarayı bünyesinde Big Ben adındaki en ünlü saat kulesi de bulunmaktadır. ‘City Of Westminster’ da bulunan bu saray Thames Nehri’nin kuzeyindedir. 1512 yılında çıkan yangınla harap olmuş durumdadır. Hala ziyaret edilen bina yansa dahi gösterişli mimarisiyle ilgi çekmektedir.
Big Ben, Londra’da Westminster Sarayı’nın yanındaki resmiyet kazanmış bir saat kulesidir.
Şehrin sembolü olan bu saat kulesi resmi olarak Elizabeth Kulesi ismini almıştır. Big ben, dünyanın en büyük ikinci dört yüzlü saat kulesidir. Big ben ismi kulenin içindeki çana verilen isimdir. Ancak ünlü saat kulesi de yöre halkı tarafından bu isimle anılıyor.
İngiltere’nin ünlü Westminster Sarayı’nın yanında yer alan bu saat kulesi hem ülkesinin hem de Londra’nın en ünlü sembolüdür. Dünyaca ilgi gören saat kulesi 2012’de İngiltere Kraliçesi olan Elizabeth’in tahta çıkışının 60. yılına özel kutlamalarda resmiyet kazanarak adı Elizabeth Kulesi olarak değiştirilmiştir. Ancak bütün dünyada hala Big Ben olarak biliniyor.
Yapımı 8 sene sürmüş olan Tower Bridge, yayalara ve araçlara açık bir köprü işlevi görmektedir. Şehrin sembolü olan yapı turistler tarafından fotoğraf çekilmek için kullanılmaktadır.
Londra binaların mimarisiyle ilgi çeken bir şehirdir. Bu görkemli binalardan biri de Londra Kalesi olarak geçen Tower of London’ dur. Zamanında birçok işkencelere, katliamlara ev sahipliği yapmış bir kaledir. Hayvanat bahçesi, darphane, hapishane ve kraliyet sarayı olarak kullanılmıştır. Bu yüzden turistler tarafından oldukça ilgi çekmektedir.
Tower Bridge, İngiltere’nin Londra şehrinde bulunuyor. Londra’nın sembollerinden birisi olan iki Kuleli Köprü, Londra ziyaretçilerinin uğrak noktasıdır. Thames Nehri’nin üzerinde yaya ve taşıt geçitlerini sağlayan Londra köprüsü 283 metre uzunluğundadır. 1894 yılında faaliyete geçen köprünün inşaatı 8 yıl sürmüştür. Turistlerin özellikle resim çektirmek için geldi bu muhteşem köprü, şehre gelen misafirlerin kesinlikle görmesi gereken yerlerden birisidir.
İki katlı olarak inşa edilen köprü, ikiz kuleye ve açılıp kapanma özelliğine sahiptir. Londra’nın iki yakasına ulaşım sağlayan Tower Bridge, (Londra Köprüsü) farklı mimari tasarımı ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Londra kulesine yakın olan Tower Bridge, kule köprüsü olarak da anılıyor
Çok fazla yağış alan şehrin %47’si yeşillik alana aittir. Yeşillik alanlar kraliyet ailesine ait parklar olarak kullanılmaktadır. Kraliyet ailesine ait parklar olsa da giriş serbesttir. Bu parklardan biri Hyde Park’tır.
Hyde Park, Londra’nın doğa parkları arasında bulunan en yeşil ve en büyük ve parkıdır. 500 yıl önce yapılan Hyde Park, yaklaşık olarak 1 milyon 416 bin m2 alan üzerindedir. İngiltere’nin Londra şehrinde bulunan şehir parkı dünyaca üne sahiptir.
Parkın özellikleri arasında, Kralın Yolu olarak bilinen bölüm dikkat çekiyor. Kensington Sarayı’nın yanında olan Kralın Yolu, Route du Roi, Kral III. William tarafından yaptırılarak, at yarışları için kullanılmış. Parkta, dikkat çeken diğer bir yerde 2004 yılında Prenses Diana anısına yaptırılan çeşmedir.
Hyde Park, bir sürü sosyal tesisi, çeşitli aktiviteleri, tarihi anıtları ve geniş yeşil alanları ile gelen misafirlerini mest ediyor. Ayrıca bu şehir parkı İngilizlerin milli kutlamalarını yaptığı yerdir. Çocuklu ailelerinde rahat edebileceği Hyde Park, içerisinde; küçük göletleri, oyun parkları, sözleşti köşeleri, restoranları, kafeleri ve fast food büfeleri, dondurma ve pastaneler ile sıcak yemek yapan lokantalar bulunuyor.
Şehirde kutlamalar yapılırken genellikle tercih edilen şehrin en büyük meydanı olan Trafalgar Meydanı turistlerin en çok bulunduğu alandır. Otobüslerin en çok uğrak yeri olan meydandan otobüslerde kullanılmaktadır.
Trafalgar Meydanı, Londra’nın merkezinde bulunuyor. Sürekli hareketli ve günün her saatinde kalabalık olan kent meydanı aynı zamanda şehrin yılbaşı kutlamalarının yapıldığı alandır. Trafalgar Meydanında fıskiyeli süs havuzları ve Horatio Nelson adına yaptırılan görkemli sütun bulunuyor. Şehrin simgesi olan Nelsons sütununun dört bir tarafına yerleştirilen heybetli aslan heykelleri, çeşmeler ile her bir köşede ayrı bir manası olan fraklı heykelcikler bulunuyor. Trafalgar Meydanı, sık sık şehrin çeşitli organizasyon ve etkinliklerine sahne oluyor. Ayrıca yapılan pek çok politik gösteride bu meydanda yer buluyor.
Önceki adı IV. William olan Trafalgar Meydanı, İngilizlerin kazandığı savaşın anısına yaptırılmış ve 1820 yılında meydanın ismi Trafalgar Meydanı, olarak değiştirilmiş. Londra’ya gelen ziyaretçilerin, şehir gezilerine başladıkları ilk nokta Trafalgar Meydanıdır.
Westminster Sarayı, Londra’nın tarihi sembollerinden olup, her yıl binlerce ziyaretçi ağırlıyor. Şehre gelen turistlerin mutlak görmek için gittiği bu büyük saray 8. Yüzyıldan kalma bir tarihi eserdir.
Westminster Sarayının hikâyesi, 8. yüzyılda Aziz Peter adına inşa edilen 2. Kilise olması ile başlıyor. Aziz Peter’e adanan ilk kilise East Minster ismi verilmiş. Aziz Peter’in 2. Kilisesine de West Minster adı verilmiş. Ancak zamanla bu kilisenin adı değişime uğrayarak artık günümüzde Westminister olarak biliniyor.
İlerleyen dönemlerde aziz Peter için inşa edilen Westminister kilisesine Westminister Abbey manastırı eklenmiş. 10. Yüzyılda da büyük bir saray ilave edilerek inanılmaz bir ihtişama kavuşmuş.11. yüzyılda küçük sayar olarak bilinen Westminister Hall sarayı eklenmesi ile Londra, devasa bir saraya sahip olmuş. Londra’ya gelen ziyaretçileri büyüleyen bu Westminster Sarayı, parlamento binası olarak kullanılıyor.
British Museum, farklı mimari yapısı ile dikkat çekiyor. Londra’nın en büyük müzesi olma özelliğini taşıyan British Museum, dünya ülkelerinden gelen turistler tarafından ilgi görüyor.
Londra’nın en ilginç yerlerden birisi olan bu müze, fraklı mimarisinin yanı sıra İngiltere tarihini anlatan çok sayıda değerli dokümanları ve sayısız tarihi eserleri sergiliyor.
British Museum, çeşitli antikalar başta olmak üzere 7 milyon eseri bünyesinde barındırıyor. 15 Ocak 1759 yılında faaliyete geçen müze dünyaca ünlü olup binlerce ziyaretçiyi karşılıyor.
British Museum’unda sergilenen eserlerin pek çoğu 1660-1753 yıllarında yaşayan İngiltere’de soylusu, ünlü koleksiyoncu, Sir Hans Slome’un hayatı boyunca topladığı koleksiyonudur. 70 bin sanat eserini tek tek toplayarak biriktiren Sir Hans Slome’nin zengin koleksiyonu, ölümünün ardından İngiliz devletine kalmıştır. İngiliz devletine kalan bu büyük miras için özel olarak yapılan British Museum, pek çok kişi tarafından ziyaret edilmeye devam ediyor.
Tower of London, Londra Kalesinin ismidir.1000’li yıllardan günümüze kadar gelip ve hala dimdik ayakta kalan Tower of London, yaşadığı eski dönemlerin kraliyet ailelerine ev sahipliği yağmıştır. O dönem krallarının farklı amaçları için kullanılan Londra kalesi, günümüzde ihtişamı ile görenleri imrendirse de, aslında korkunç hikâyelere şahitlik etmiştir.
Tower of London, eski dönemlerde kraliyet mensupları tarafından bazı zamanlarda; darphane, hayvanat bahçesi, savaş aletlerinin depolandığı cephane, kraliyet ailelerinin sarayı ve kraliyet ailelerinin mücevheratlarının korunduğu haznedar olarak kullanılmıştır. Tower of London, bazı zamanlarda ise korkunç olaylara şahit olup, dehşet saçan bir hapishane olarak kullanılmış. Lorda kalesi Hapishane olarak kullanıldığı dönemlerde bir sürü idama şahitlik etmiştir. Londra’nın en çok ziyaretçi ağırlayan ünlü kalesi şimdi müze olarak kullanılıyor.
Oxford Street, dünyaca ünlü yüzlerce mağazanın bulunduğu fazlasıyla kalabalık bir caddenin ismidir. Dünyaca ünlü bu cadde İngiltere’nin Londra şehrinde merkezi konumdadır. Binlerce kişinin dolaştığı bu kalabalık cadde, dünyanın en çok alışveriş yapılan yeridir. Özellikle mağazalarda yapılan indirimler sebebi ile oluşan araç kalabalığı bu caddede ciddi bir şekilde trafik sorununu meydan getiriyor.
Oxford street, Londra’nın değişmez alışveriş adresidir. Şehre gelen turistlerinde ilgi odağı bu ünlü alışveriş caddesi, 2 km uzunluğunda, 300 den fazla karşılıklı mağaza dizisinden oluşuyor.
Oxford Street, olarak bilinen bu kalabalık caddeyi, her gün yaklaşık olarak 500.000 kişi ziyaret ediyor. Bu kadar kalabalık ziyaretçisi olan cadde, günün her saatinde insan seline şahit oluyor. Caddede olan kalabalık aynı zamanda 300 den fazla mağazanın her birinin içinde de oluyor. Mağazaların indirim ilan etmesi ile cadde dolup taşıyor ve alışveriş yapmak imkânsız oluyor. Oxford street, üzerinde yaptıkları indirimlerle ünlü olan mağazalar arasında; Black Friday ve Boxing Day markaları da bulunuyor
Londra Ulusal Galeri, Londra’da 1824 yılında kurulmuş bir sanat müzedir. 2300’den fazla sanat eserini sergileyen müze, Trafalgar Meydanı’nda bulunuyor. Londra Ulusal Galeri, 13. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında hayata geçirilen pek çok tabloya sahiplik yapıyor. Müzenin ücretsiz olması ziyaretçi sayısını arttırıyor.
Londra’daki Trafalgar Meydanı’na renk katan müze binası, muhteşem görüntüsü ile meydanda bulunan süz havuzları ve aslan heykelleri kadar ilgi görüyor. National Gallery, bünyesinde sergilenen önemli eserlerin bir kısmının halkın bağışlaması, bir kısmının da İngiltere devletinin satın almasıyla oluşmuştur. Devlet ve halk ortaklığı ile ortaya çıkan bu sanat koleksiyonun sahibi Büyük Britanya halkıdır. Bu sebeple de müzenin girişi ücretsizdir.
Londra Ulusal Galeri, hikâyesinde öncü olarak gösterilen John Julius isimli sanatseverin Angerstein’dan 57 bin Pound karşılığı aldığı 38 resimlik koleksiyon ile başladığı anlatılıyor. John Julius aldığı koleksiyon bir süre Angerstein’s house binasında sergilenmiş. Daha sonra 1831’de koleksiyon Büyük Britanya halkına ulaştırılması ve daha çok kişiye gösterilmesi hedeflenerek Londra’nın Trafalgar Meydanı’na taşınarak sergilenmeye başlanmıştır.
İngiltere’nin başkentinde Victoria ve Albert Müzesi, ismini İngiltere Kraliçesi Victoria ve Prens Albert’tan almıştır. Dünyaca ünlü olan Victoria and Albert Museum, yaklaşık olarak 2 milyon 300 binden fazla eseri sergiliyor. Daha çok kısaltılmış ismi V&A olarak ile bilinen Victoria ve Albert Müzesi dekoratif sanat ve tasarım üzerine objeler sergileyen müzelerin içerisinde en önemlisidir.
Başkent Londra’nın Güney Kensington bölgesinde, 1852 yılında ziyarete açılan müzenin, sergilediği eserlerin birçoğu, 5 bin yıllık tarihi geçmişe sahip olan eserlerden oluşuyor.
İngiltere prensi ve İngiltere kraliçesinin ismini taşıyan Victoria and Albert müzesinin koleksiyonunda sergilenen dekoratif süsleme sanatları eserleri arasında; mobilya, moda, tekstil, seramik, fotoğraf, mücevher, cam, kitap, heykel, resim sanatları gibi eserler bulunuyor.
Madame Tussauds Londra, bazı dünya ülkelerinde de şubeleri olan bir müzedir. Bu müzenin merkezi İngiltere’nin başkenti Londra‘dır. Madame Tussauds müzesinin diğer şubeleri ise; Amsterdam, Berlin, Hong Kong, İstanbul, New York, Sidney ve Tokyo gibi metropol şehirlerde bulunuyor. Dünya ülkelerinde 24 şubesi olan Madame Tussauds Londra müzesi bir balmumu müzesidir. Bu müze dünyaca ünlü heykel tıraş Marie Tussaud tarafından 1761-1850 yılları arasında kurulmuştur.
Madame Tussauds Londra müzesinde ve diğer şubelerinde sergilenen balmumu eserlerinin arasında; önemli tarihi isimler, film ve televizyon karakterleri, futbolcular, politikacılar bulunuyor. Bu müzenin dünya ülkeleri gözünde popüler olması, dünyada yaşanan gelişmeleri takip ederek kendisini sürekli yenilemesinden dolayıdır.
Londra’ya gezi için gelen ve alışveriş yapmak isteyenlerin gittiği kalabalık cadde Camden Town caddesidir. Londra’nın en çok alışveriş imkanının bir arada bulunduğu bu ünlü caddede yeme içme dâhil pek çok ticari işletmesi bir aradadır. Şehre gelen misafirlerinde mutlaka alışveriş yapmaya gittiği Camden Town caddesinde; dünya mutfaklarından yemek yapan lokantalar, kafeler. Kulüpler, ucuz kıyafet satan dükkânlar, hediyelik eşya satan butikler bulunuyor. Her zaman kalabalık olan Camden Town Caddesi özellikle hafta sonları, inanılmaz insan seline sahne oluyor. Fraklı olması ile gündeme elen bu caddenin en ilginç yönü ise, bu cadde üzerinde fazlaca görülen korku film karakterlerine benzeyen değişik kıyafetli korkunç görünümlü kişilerdir. Bir hafta sonu bu caddede alışveriş yapmak ve bir yere oturup bir şeyler yemek kadar zor başka bir şey yoktur.
Tate Modern, geri dönüşüm sistemi ile yenilerek hayata geçirilen ve geçirdiği bu değişimle dünyanın dikkatini çeken modern bir cazibe merkezidir.
Londra’nın turistik bölgelerinden birisi olarak çok ziyaretçi alan Tate Modern, aslında terk edilmiş, kullanılmayan, çürümeye yüz tutmuş bir elektrik santrali imiş.
1981yılından 2000 yılına kadar boş kalan, Banskide Elektrik Santrali İsveçli Herzog & de Meuron ekibi tarafından restore edilerek değiştirilmiş. İşini iyi yapan becerikli İsveçli uzman ekip santralin orijinalliğini bozmadan ufak değişiklikler yaparak ortaya modern bir yapı çıkarmışlar. Tate Modern ismini verilen modern sanat müzesi,2000 yılında kamuya açılarak hizmet vermeye başlamış. Bu modern yapı müze daha sonra dünyaca üne kavuşarak kültürel bir ikon haline gelmiş.
Modern görüntüsü ile frak yaratan Tate Modern en çok ziyaret edilen müze olup sürekli olarak sergilediği eserlerden bazıları arasında; Dora Maar, Kara Walker bulunuyor.
Piccadilly Circus, Londra’nın merkezin noktasında bulunan ve trafiğe kapatılmış bir kavşağıdır. Londra’da ünlü olan bu kavşak turistlerin uğrak yerlerinden birisidir. Özellikle geceleri daha renkli olan Piccadilly Circus kavşağı pek çok kişinin buluşma noktasıdır.
Londra için en popüleri merkezlerden biri olan ünlü kavşak, gece dolaşmaya çıkanların kalabalıkları ile dolup taşıyor. Kavşakta gezenler bu bölgede bulunan mağazalardan alışveriş yapabiliyor cafelerde soluklanabiliyor, yeme içme mekânlarında yemek yiyebiliyorlar. Londra’nın vazgeçilmez kavşağı şehre gelen turistlerinde ziyaret ettiği yerdir.
Shakespeare’s Globe, İngiltere’de bir tiyatro binasına verilen isimdir.
Dünyaca ünlü Shakespeare, oyunlarının sahne aldığı bu tiyatro binası İngiltere’nin en popüler kültür merkezidir. Shakespeare’s Globe Tiyatrosu, 1599 yılında, James Burbage’in oğulları Richard ile Cuthbert tarafından kurulmuştur.
Shakespeare Globe Tiyatrosu, 1613 yılında, sahnede ki bir oyuncunun elindeki meşaleden sıçrayan bir kıvılcımla yanmış ve daha sonra 1614 yılında tekrar yapılmıştır. O dönemlerde yaşanan bazı bulaşıcı hastalıklar nedeni ile uzun süre kapatılan Shakespeare Globe Tiyatrosu, İngiltere’nin Thames Nehri’nin güney kıyısı üzerinde bulunuyor. Günümüzde çok rağbet gören bu tiyatro ülkeye gelenlerin mutlaka görmek istedikleri yerler arasındadır.
Britanya Krallığı olarak bilinen İngiltere’nin muhteşem mimariye sahip Barok stili St. Mary Kilisesi, ülkenin sembolüdür. Pek çok ziyaretçiyi karşılan bu ünlü kilise batmayan güneş namı ile bilinen büyük bir imparatorluğun kalıntısıdır.
St. Mary Kilisesi, İngiltere’nin güney bölgesinde Taunton kasabasında yer alıyor. Kilisenin kuruluşu Batı Saksonlar’ın Kralı Ine’nin Hıristiyanlığı dönemi 8. Yüzyıla dayanıyor.
Kilisenin ilk olarak ahşap malzemeden yapılmış daha sonraki 12. Ve 13. Yüzyıllarda yeniden kum ve taş malzemeler ile restore edilerek şehir kilisesi olarak kullanıma açılmıştır. 15. ve 16. Yüzyıla gelindiğinde zengin tüccarların bağışları ile kilisenin görkemli kulesi inşa edilmiştir. Zaman zaman bölgede yaşanan savaşlardan darbeler almıştır. Orta Çağ Barok stili mimarisinin en acık örneğini olan Barok stili St. Mary Kilisesi, boyalı iç mekân tarzı ile dikti çekiyor.
Greenwich Gözlemevi, Londra’da 1675 yılında İngiltere Kraliyet Rasathanesi olarak kurularak faaliyet göstermeye başladı.1675 yılında, İngiltere Kralı II. Charles tarafından kurulan Greenwich Gözlemevi Londra’nın Greenwich kasabasında bulunan Thames Nehri kıyısındadır. Greenwich gözlem evinin ilk çalışanı olarak astronom John Feamsteed göreve başlamıştır.
Greenwich gözlemevinin kurulmasındaki gaye yıldızların ve diğer gök cisimleri hakkında yapılacak çalışmalar ile ülkedeki bilimin ilerlemesidir. Greenwich gözlemevin diğer bir görevi rasathanede geçekleşen bazı çalışmalar sonucunda tespit edilen verilere göre denizcilerin yerlerini kesin olarak tespit etmektir. Bu rasat hane uluslar arası gün değişiminin 0 noktası ve 1884 yılından beri meridyen olarak kabul ediliyor.
Castillo de La Mota, yüksek tepelerde bir birlerine yakın olan köylerin yüksek duvarlar ile çevrilmesi ile kurulan bir eki çağ kalesidir. Kalenin yüksek bir tepede olması kurulduğu çağın ihtiyaçlarına göre tasarlanarak çevreye ve bütün araziye hâkim olabilecek şekilde inşa edilmiştir.
Uzun yıllardan bu yana Castillo de La Mota kalesi Londra’nın sembolü olarak ziyaret edilmeye devam ediliyor. Ulusal bir anıt olarak kabul gören eski çağ kalıntısı Castillo de La Mota kalesi geçmişinde birçok tarihi savaşlara şahit olmuştur. Birçok kez harap olup yağmalanan bu kale tekrar tekrar onarılarak günümüze kadar gelip hala dimdik ayakta durmayı başarıştır.
Gibi birçok ziyaret edilecek yere sahiptir. Londra’nın bu yapıları turistler tarafından çok fazla ilgi çekmektedir.
Londra’nın gelişmiş ve turizm kenti olmasından dolayı birçok otel mevcuttur. Apart dairelerde olan şehirde konaklamak için kalınacak otel ve apartlar çok pahalıdır. Şehrin modern ve gelişmiş olmasından dolayı otellerinin de o özende olduğu aşikârdır. Şehrin merkezinde ve etrafına yayılmış şekilde konaklamak için yerler mevcuttur. Londra’ya gitmeden 1-2 ay önceden otel rezervasyonu yaptırmanız uygun fiyat almanızı sağlayacaktır. Londra’nın merkezindeki konaklama tesislerinde kalmanız daha maddi açıdan uygun olacaktır. Konaklamak için var olan tüm otelleri temiz ve güvenlidir.
Super 8 by Wyndham Munich City North
Sea Containers London
Strand Palace Hotel
ibis Styles London Kensington
Park Plaza Westminster Bridge London
Montcalm Royal London House-City of London
DoubleTree by Hilton Hotel London – Tower of London
Tower Suites by Blue Orchid
Clayton Hotel City of London
Roomzzz London Stratford
Lansbury Heritage Hotel
Novotel London Canary Wharf
Londra’da konaklamak için otel, apart ve konaklama tesisleri sayısı çok fazladır. Konforlu bir konaklama sağlayan bu mekânların fiyatları pahalıdır. Fakat konaklama tesisleri hem konforlu konaklama sağlarken hem de cebinizi yakmayacak uygunluktadır. Her oteli, apartı ve konaklama tesisleri siz müşterilerin memnuniyetini sağlamak için hizmet vermektedir. Seyahat ederken Londra’ya yolunuz düşerse görülecek yerlerini gezerken konaklamak için konforunuzu da düşünmelisiniz. O yüzden uygun fiyatlı olup hem de kaliteli olan otel ya da tesiste kalmak için gitmeden 1-2 ay önce randevunuzu almalısınız.
Ayrıca Yeşil Pasaport ve Bordo Pasaport Sahipleri de İngiltere Vize Başvurusu Yapmak durumundadır.
Tatilinizin keyifli geçmesi dileğiyle.